
Bucak’ta yaşayan İlknur Özkurt’un hikâyesi, bundan 19 yıl önce oğlunun down sendromlu olarak dünyaya gelmesiyle başladı. Her engelli bireyin bir melek olduğu düşüncesiyle Melekler Derneği’ni kuran İlknur Özkurt, şu anda Özel Bucak Meleklerim ve Özel Eğitim Rehabilitasyon Merkezi’nin müdürlüğünü yapmakta olup, “Meleklerim” diye hitap ettiği engelli bireyler için elinden gelen her şeyi yapıyor. Onlarında sosyal hayata katılımını ve istihdam alanları içinde yer almalarını sağlamak amacıyla ortam hazırlayan Özkurt, merkezde eğitim gören öğrencilerin yaptığı faaliyetlerden bahsetti. İlknur Özkurt “Bizim hikayemiz yıllar önceden başlıyor. Oğlumun 19 yıl öncesi daum sendromlu doğmasıyla bu hayatı tanıdım. 19 yıl boyunca bir mücadele bir farkındalık yaratmaya çalıştım. 4 yıl öncesi Engelliler Derneğinin Başkanı olarak bazı sorumlulukları üstümüze aldık. 1 buçuk yıl öncesi de bir Özel Eğitim Merkezi kurduk . Bu sürecin içinde bir çok çocuğumuzun yeteneklerinin olduğunu fark ettik. Her birinin kendine ait bir özelliği olduğunu gördük. Biz onlara hep meleklerimiz diyoruz, ismimiz de oradan geliyor. Çocuklarımızın çok güzel hat sanatları yaptığını, küçük hediyelik eşyalar yaptıklarını, tualler yaptıklarını gördük ve bunları destekledik. Derneğimizin bazı programlarında bunların satışını yaparak ailelerimize ve çocuklarımıza destek veriyoruz. Hat sanatının bizim için mükemmel olduğunu düşünüyoruz. Oğlumuz Yusuf’un hat sanatına olan ilgisini gördük. Özel alt sınıfımızdaki öğretmenlerimizin de desteği ile okulumuzun da desteği ile çocuğumuzu bir yerlere getirmeye çalışıyoruz. Ayrıca Yusuf kendisinden hariç arkadaşlarına da hat sanatını öğretmeye çalışıyor. Bu bizim için gurur verici. Hat sanatının değerli olduğunu biliyoruz. Çocuğumuzun da farkındalığını anlatmak için böyle bir çabaya girdik” dedi. Özellikle hat sanatıyla uğraşan öğrenciler, ortaya bir eser çıkarmanın mutluluğunu doyasıya yaşarken, kendilerini de değerli hissediyor. Merkez Müdürü İlknur Özkurt’un oğluysa Atatürk’e olan sevgisiyle tanındığı gibi, Atatürk’ü sadece sevmekle kalmayıp, resmini de yapıyor. Merkezde müzikle uğraşan öğrenciyse alıyor eline sazını “Ağlama Anam Ağlama, Mavi Yazma Bağlama” türküsünü bir çırpıda okuyuveriyor.